11.11.2010

Arap Kızı Camdan Bakıyooor.

Pek şeker arkadaşım Yağmurla ilgili yazmamışım.
Alınmasın.

O benim biricik arkadaşım.
Olmazsa olmazım.
Filmkoliğim.
Baş mallarımdan biri.
"Annem"("babam" da Shane.)
Ders muhatabım.
Sinirlim.
Tunalı arkadaşım.
Ve daha neler neler....

Yağmur yaa, çok seviyorum senii :D

Bu fotoğrafını da çok seviyorum.

-Grenouille.

Beyin Bedava.


Hayatımın ilk dil ve anlatım sınavını bugün verdim, vatana millete hayırlı olsun.


Nasıl bi çaba sarfettiysem artık başım çatlayacak gibi, beynim sünger boyutuna geçiş yaptı.

Kendimi nası kastığımı gerçekten ben de bilemiyorum, tek aklımda kalanlar elimin uçar gibi yazı yazışı ve arada saati kontrol edişim. Sınav öncesinde girdiğim stresi tarif etmek daha zor. Çok ciddiyim, bu stres seviyesiyle ilerde kanser olduğumla kalırım ben yaa.

Therese Raquin adlı kitabı ise görmek istemiyorum bi daha, 4 kez okudum kendilerini. Gerçekten nasıl etkileyici bi anlatımdır o, Emile Zola'yı tebrik etmek lazım. Şahsen ben bi ömür yeticek kadar karamsarlığa kapıldım kitap boyunca. Ama kesinlikle okunulması gerek; suçluluk duygusunun insan psikolojisi üzerindeki etkisini öyle derinlemesine anlatıyor ki... Zaten o karamsarlığa sebep olan şeylerden biri de o ayrıntılı inceleme.

Kısaca öneririm.

Yazımı klasik "Beyin Bedava." sözüyle bitiriyorum.

11.09.2010

Hepibörtdey.

Dün, canım arkadaşım Sena'nın doğum günüydü :)

Kendim için konuşuyorum, pek farklı bi gün sayılmazdı aslında. Ama onun için içten içe önemli bi gündü(ben öyle olduğuna inanıyorum en azından :D). Dile kolay, koskoca 15 yılı devirdi Sena.

Canım benim, doğum günün kutlu olsun, sen olmasaydın;
-Hayatım ana renklerinden yoksun kalırdı :D
-Joe'nun insanlara söyleyebileceği bi isim olmazdı.
-Birlikteyken gülmekten yarılabileceğim en önemli şahıslardan biri eksik kalırdı.
-Kalem kutusu Carlisle olmazdı.
-Telepatik mesajlar verebilen bi arkadaşla hiç tanışmamış olurdum

Bak gördün mü? Sensiz olamam ben :D


Biliyorum, geciktirdim biraz, ama dün olanağım yoktu pek :D

Seni çok seviyorum.


(Bak Rob ne diyo? :D )

11.06.2010

Tenisçi dirseği...

Tanrım.
Böyle bi illet olamaz.

Duşa girersin saçını yıkarken acıdan kıvranırsın.
Kalabalık içindeyken aman o çarpmasın bu çarpmasın diye dikkat etsen de sonunda ezilir kolun, başlar ağrımaya.
Kırkbin ton ödevin varken nasıl yapıcaını düşünürsün.
Su bardağı bile kaldıramazsın...

En kötüsü de sağ kolumun sınava çalışırken bu hale gelmiş olması.

Evet, bu doğru; aynı gün iki sınavım vardı ve ben oturup 10 sayfa civarında not çıkardım. Ertesi sabah kalktığımda kolum eskisi gibi değildi.

Siz siz olun kolunuzu elinizi bileğinizi falan çok zorlamayın. Sonunuz benim gibi olur benden söylemesi...


-Grenouille.